CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı’na adaylığını açıklamasının ardından Meclis Grubu toplantısinda, Altılı Masa’dan istediğini alabilmenin mutluluğu ile gaza gelmiş olmalı ki, duygulara hitap eden bir konuşma yaptı. Zaten bizim topraklarda reel siyaset, gerçek sorunlar ve bu sorunların çözüm önerileri konuşulmaz. 

Bizde gaza gelmeye hazır coşkulu kalabalıkların duygularına hitap etmek, Türk fimlerindeki gibi zenginlere karşı onuruyla varolma mücadelesi veren yoksulların edebiyatını yapmak ve bir de Doğulu kültür özelliklerimizden kaynaklanan saray metaforunu kullanmak siyasi konuşmalar için yeterlidir.

Türk Solu bu saydıklarımın istismarını yapmakta epey bir maharetlidir. Katıksız bir solcu olarak Kemal Kılıçdaroğlu yani kendisinin de söylemiyle Bay Kemal de konuşmasında bu istismarı sürdürmüştür. Diyor ki; “Biliyorum sarayın yol arkadaşı olmak kolaydır, orada para, pul, şan şöhret, güç, kibir, nefse teslim olmak, haram, günah vardır. Zulüm kokar o sarayın dar koridorları." 

Saray dediği, milletin paralarıyla inşa edilen, Cumhurbaşkanı’nın kullandığı ve görev süresi bitince mahkeme kadıya mülk olmaz misali sırtına sarıp gitmeyeceği, Beştepe’deki Külliye’den bahsediyor. Bu efendiler, Tanzimat Aydın’larından kendilerine miras kalan eziklik kompleksi ile Fransız’a  Versay’ı, İngiliz’e Buckingham’ı ve Amerikalı’ya Beyaz Saray’ı layık görür, hatta oralarda ağırlandıklarında kendilerini çok mutlu hissederler ama kendi ülkesinin Cumhurbaşkanına Beştepe’yi layık görmezler.

Kemal Kılıçdaroğlu saray edebiyatı yaparken CHP Genel Merkezi’nin saraydan farksız ihtişamını hiç aklıma getirmez. Eğer gerçekten sarayların değil de halkın adamı ise neden CHP’nin ihtişamlı Genel Merkezi’nden mütevazi bir binaya taşınmayı aklına getirmez. Diyecek ki, bu bina bizim işlerimize ancak yetiyor. Daha küçüğü olmaz. O halde bir parti böyle büyük bir binada görev yapıyorsa, koskoca bir devlete Beştepe nasıl yetsin?

Kaldı ki Kılıçdaroğlu’nun deyimiyle Saray’da yaşamak ve görev yapmak bugünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan’a mahsus bir şey değil ki. Ülkemizin kurucusu Musafa Kemal Atatürk’te hem sağlıklı dönemlerinde hem de son yıllarında Dolmabahçe Sarayı’nı kullanmıştır. Şişli’deki mütevazi bir evde kalmayı neden seçmemiştir? Devletler güçlerini ihtişamlı kamu binaları ile sergilemek isterler. Kılıçdaroğlu Atatürk’ten de mi mütevazi?

Yine Kılıçdaroğlu, Saray istismarı ile oylarını arttırabileceğini mi düşünüyor? Kimin nerede kaldığı milletin umrunda mı? Millet Kılıçdaroğlu’na şunu soruyor; “İktidara talipsin, söyle bakalım, ekonomi politikaların ne, dış politikada ne yapacaksın? İktidarın eleştirdiğin hususlarında sen neler yapmayı düşünüyorsun?” 

Kılıçdaroğlu istismarına şöyle devam ediyor; “"Bay Kemal'in yol arkadaşı olmak ise hiç kolay değil, zordur. Bay Kemal'in yol arkadaşlığı ızdıraplıdır, uzun ve ince bir yoldur, tehlikelerle doludur. Başınıza her an, her şey gelebilir, her sabah 'ya nasip' diyerek ailelerinizden ayrılırsınız. Parası, pulu da yoktur Bay Kemal'in. Sarayı da yoktur.” Halbuki Bay Kemal’in yol arkadaşı olmak kadar kolau bir şey yok. PKK ve FETÖ sevici olman yeterli. Almanlara, İngilizlere ve ABD’ye hayran olman ve bunlar karşısında Türkiye’den utanman, Türkiye’yi şikayet etmen yeterli. Erdoğana hakaret edersen baştacısın. 

Parası pulu olmayan zavallı Bay Kemal, sadece  Cumhurbaşkanı’na hakaretten milyonlarca lira tazminat ödedi. Bunları cami avlularından toplamadı herhalde. İster sağolsun ister sol olsun, Türkiye’de parası olmayan birinin siyaset yapması mümkün mü? En basitinden Ekrem İmamoğlu parası pulu olmadığı için mi Kılıçdaroğlu’nun yol arkadaşı? Ya Gürsel Tekin?  Yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın etrafında da parasız, fakir bir siyasetçi var mı? Al birini vur ötekini. 

Unutmayın buna burjuva demokrasisi derler. Parası olanların demokrasisi. Parası olanların kuralları geçer. Fakirler bu kuralların koruyuculuğunu yapar, ancak siyaset yapmaları zordur. 

Mutlu Bilge
08.03.2023 / İSTANBUL

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner1