Zbigniew Brzezinski, Sovyetler Birliği ve Doğu Blok'unun dağılmasının ardından ortaya çıkan Dünya çapındaki karmaşayı tanımlamak için yazdığı kitabına "Kontroldan Çıkmış Dünya" adını vermişti.

İkinci Dünya Savaşı'nın ardından savaşın galiplerinin Birleşmiş Milletler, Dünya Bankası ve IMF gibi kurumlarla oluşturdukları dünya sistemi, 1990'lara gelindiğinde Doğu Blok'unun çökmesiyle rakipsiz kalmış, dehşet dengesi adı verilen Soğuk Savaş döneminin ardından bir yandan Avrupa'da ve Kafkaslarda iç savaşlar yaşanırken, diğer yandan rakipsiz kalan ve kendine yeni bir varlık sebebi inşa etmek isteyen NATO'da yeni arayışlara girmiş, terörizmle uluslararası mücadele adı altında Amerika Birleşik Devletleri (ABD) öncülüğünde operasyonel faaliyetlerde bulunmuş, ABD bizzat Irak'ı işgal etmiştir. 

Tarihte geriye gidersek bu kontrolden çıkmışlığın örneklerine rastlayabiliriz. Avrupa'da monarşileri Fransız ihtilali ile yayılan fikirlerden koruyabilmek ve İmparatorlukların dağılmasını önlemek için 1815'te toplanan Viyana Kongresinin ardından Avrupa Uyumu adıyla oluşturulan sistem, 1914'e gelindiğinde sömürge arayışı içerisindeki revizyonist devletlerin çabasıyla bozulmuş ve Birinci Dünya Savaşı çıkmıştır. Savaşın ardından galipler tarafından oluşturulan Milletler Cemiyeti sistemi 1939'a gelindiğinde yine revizyonist devletler tarafından bozulmuş ve İkinci Dünya Savaşı başlamıştır. Savaşın ardından da galipler Birleşmiş Milletler çatısı altında yeni bir sistem kurmuşlardır.

Verdiğimiz örneklerin hepsinde de bir Kontroldan çıkmışlık, Dünya çapında bir kargaşa sözkonusudur. Günümüzde başlayan kargaşanın temelleri 1970'lerdeki neoliberal politikalara dayandırılabilirse de Soğuk Savaş'ın ardından rakipsiz kalan ABD, bizzat yeni bir revizyon arayışı içerisine girmiştir. ABD'nin revizyon arayışı, bir yandan BM'deki statükoyu devam ettirmek, diğer yandan da bizzat kendisi bizzat da taşeronları aracılığı ile haritaların değiştiği, ABD'ye yeni kaynaklar sağlayacak bir değişime dayanmaktadır.

Bugün Filistin'de yaşanan soykırım, Arap Baharı ile başlayan süreçte Suriye'ye sıçrayan iç savaş, PKK'ya Irak ve Suriye'de uydu devlet kırdırma çabaları, Ukrayna ve Rusya'nın savaştırılarak Rusya'nın zayıflatılmaya çalışılması ABD'nin yeni bir revizyon çabalarının ürünüdür. Filistin'de BM kararları ve uluslararası hukuk ihlal edilerek Filistin'in neredeyse tamamı İsrail'e veriliyor. Tepki olarak Filistin Devletini tanıyan ülkelerin artması ümit verici olsa da ortadaki terörü durdurmak için henüz yeterli değil.

Bu süreçte Türkiye'nin tavrı da son derece önemli. Örneklerini verdiğim dünya sistemi dönemlerinde Türkiye hep statükocu kampta yeralmıştır. 1815'te Osmanlı Devleti'nin parcalanmasından korkulduğu için, 1930'larda  devrimlerin yerleşmesi ve genç Cumhruriyetin sınırlarının korunması için statükodan yana olunmuştur.

Günümüzde ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Dünya Beşten Büyüktür" sloganıyla yaptığı çıkış, bir yanıyla Türkiye'nin geleneksel statükocu politikadan revizyonist politikaya geçişi olarak tanımlanabileceği gibi Atatürk'ten miras kalan "Yurtta Barış, Dünyada Barış" ilkesinde kendini bulan geleneksel Türk Dış Politikası ve "Bizim kimsenin bir karış toprağında gözümüz yoktur" sözü statükoyu koruma istek ve kararlılığımızı göstermektedir. Yani Türkiye, BM sisteminin yapısının değişmesini isterken revizyonist ama ülkelerin toprak bütünlüklerinin ve egemenliklerini korunmasını isterken statükocu denilebilir.

Tarih tekerrürden ibaret derler. Dünya tarihi boyunca sistemler savaşlarla değişmiş, savaşın galipleri tarafından yeni bir dünya sistemi kurulmuştur. Dünyadaki bu son kontroldan çıkmışlık hali ve karmaşa bu gidişle yeni ama küresel bir savaşa neden olabilir, işte o zaman yeni bir Dünya sistemi kurulur ve Türkiye'de bu sistemde eskisinden daha da güçlü bir şekilde yerini alır. Ege Adaları, Musul-Kerkük ve Kıbrıs gibi tarihi iç çekişmelerimiz de son bulur.

Mutlu Bilge 
05.06.2024 / İSTANBUL

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner1