Hükümet, Mavi Marmara olayından sonra bozulan İsrail ile ilişkilerinde karşılıklı elçi atanması ve Suriye Politikasında yeniden Esad ile görüşme noktasına gelinmesi şeklindeki geri adımları Uluslararası İlişkiler’de devletlerin çıkarı ilkesiyle bir nebze de olsa açıklayabiliyor. Ancak bir gece ansızın icat edilen Türkiye Ekonomi Modelinden geri dönüşü nasıl açıklayacak?

Türkiye Ekonomi Modelinden geri dönüş mü var diye soracak olursanız, şu an için bu yönde atılmış bir adım yok. Ancak vaziyet bu gidişle eninde sonunda bu modelden çark edilecek gibi görünüyor.

Model diyoruz ya aslında ortada model falan da yok. Faiz karşıtlığı ileri sürülerek muhafazakar kesimin hoşuna gidecek popülist bir söylemle üretilmiş bir ekonomi modelsizliği sözkonusu. Dünya da bilinen ve çeşitli evrimler geçirerek günümüze kadar gelen ekonomi modellerinin en eskisinin felsefi düşüncesi merkantilizm de dahil 6 yüzyıl önceye kadar uzanır. 

Adam Smith 1776’da yayınladığı “Milletlerin Zenginliği’’ adlı eseriyle Kapitalizmin temellerini atarken, Karl Marks da 19. Yüzyılda Sosyalizmin temellerini atmıştı. Görüldüğü üzere bu ekonomik sistemlerin yüzyılları aşan bir düşünce tarihi var. 

Türk işi ekonomi modelinin ise hiçbir felsefi düşünce geçmişi yok. Tamamen rastlantılar üzerine ve anlık durumlara göre reaksiyon gösteren ama her defasında fakiri daha fakir yapan, fakirden alıp zengine veren bir sistem. Aşağı yukarı bir yılı aşkın bir süreden beri uygulanmasına rağmen hala ekonomide olumlu bir yansıması görülmedi. Oysa bir ekonomi modeli en geç 6 ay içerisinde sonuçlarını göstermeye başlar. 

Kur korumalı mevduat dedik dolar önce sert düştü ardından yine eski seviyesine geldi. Bu arada fakirin parası zenginin dövizini korumaya kullanıldı. Faiz haram dedik bunda hemfikiriz. Ama fakiri daha fakir, zengini daha zengin yapmak sevap mıdır? 

Fiyat istikrarı dendi ancak istikrar, fiyatların yükselişinde sağlandı. Fiyatlar maşallah istikrarlı bir şekilde yükseliyor. Enflasyonla mücadele denen şeyin sadece adı var kendisi ortada görünmüyor. Bu şartlarda görünmesi de mümkün değil. 

Enflasyon toplam para arzının üretilen mal ve hizmetlerden fazla olması ve bunun bir sonucu olarak fiyatlar genel düzeyinde bir artış yaşanmasıdır. Enflasyonla mücadelede hem para politikası hem de maliye politikası birbiriyle uyumlu bir şekilde uygulanır. Dolaşımdaki para sınırlandırılmaya çalışılırken, maliye politikası araçlarından olan vergilerle de toplam talep azaltılır. 

Ancak Türkiye Ekonomi Modeli sürekli dolaşımdaki parayı arttıracak hamleler yaparak enflasyon ateşine benzin döküyor. Cumhuriyet tarihinin en büyük toplu konut projesi olarak yansıtılan son TOKİ hamlesi de böyle bir şey. Kamu harcamaları kısılacağı yerde arttırılarak dolaşıma hala para sürülmüş olunuyor. Ancak en dramatik olanı da, reklamlarda adının şişirilmesiyle milyonlarca başvuru alınmasına rağmen 2 yüz 50 bin kişinin yararlanacak olmasıdır. Kuradan çıkmayan diğerlerinin hissiyatını tahmin edebiliyor musunuz? Bir çeşit kumar gibi. 

Bu Toplu Konut hamlesinin diğer TOKİ projelerinden hiçbir farkı yok. Anlayacağınız doğan görünümlü şahin gibi. Gelinen noktada Türkiye Ekonomi Modeli diye dayatılan uygulamadan da ileride geri dönüş yapılması kuvvetle muhtemel. Ancak merak edilen husus, bu geri dönüşe nasıl bir kılıf uydurulacak.

Mutlu Bilge

20.09.2022 / İSTANBUL

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner1