Toplum ve kitle psikolojisi üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan Fransız sosyolog ve antropolog Gustave Le Bon (1841-1931), “Kitleler Psikolojisi” adlı kitabında “kitleler akılla yönetilmez, onların üzerinde etki etmek isteyen hatipler de daima onların duygularına hitap ederler, hiçbir zaman akıl ve yargılamalarına başvurmazlar. Akli mantık kanunlarının onlar üzerinde hiçbir fiili etkisi yoktur.” der. Son dönemde Türkiye’de yaşananlar Gustave Le Bon’u doğrulamaktadır.

Tipik bir partili ya da parti seçmeni olmanın ötesine geçen kalabalıklar, maalesef yaşananları akıl süzgecinden geçiremeyecek bir ilkellik içerisinde davranışlar sergilemeye başladılar. Seçmen kimliğinden sıyrılarak kitleye dönüşme hali, Türk toplum yaşamında daha önce bir benzerine rastlanamayacak dereceye ulaştı. Öyleki bu kitleler, bırakın akıl ve mantığı, her türlü bilimsel saptamaları dahi reddediyorlar. Bunun yerine duygularını okşayan parlak sözleri tek gerçek olarak kabul ediyorlar.

İşte size örnekler; yirmi ayda dört Merkez Bankası Başkanı değişiyor ve hiç kimse de bunların hepsi mi kötü diye sormak lüzumunu hissetmiyor. “Faize karşıyız, dış güçlerin speküsyon oyunları bunlar” deniyor ve akan sular duruyor. Hurra herkes vatan millet Sakarya edebiyatıyla sosyal medyada racon kesiyor. Halbuki biraz kulaklarını açıp dinleseler İktisat Bilimi O’nlara şöyle sesleniyor; “bir ekonomiye müdahale araçları iki tanedir, birincisi para politikası, ikincisi maliye politikası. Para politikası bütün liberal ekonomilerde Merkez Bankası tarafından belirlenir ve Merkez Bankası bağımsızdır. Bu bağımsızlık bazı trollerin zannettiği gibi ABD’ye bağlılık falan değildir. Basbaya Türk Kanunlarına göre kurulmuş bir kuruluştur Merkez Bankası. Maliye politikası araçlarını aktif şekilde ekonominin içinde bulunduğu konjonktüre göre hükümetler kullanır. En önemli maliye politlası aracı da vergilerdir. Vergiler bütçe için önemli bir gelir kaynağıdır. Sen hesapsız şekilde uçana kaçana para verirsen, bütçede açık oluşur, vergileri yükseltirsen halkın alım gücü düşer. Açığı piyasaya para sürerek kapatmak istersen enflasyon başlar, döviz kurları yükselir. Eğer amacın enflasyonu düşürmek ise Merkez Bankası faiz arttırımına gider piyasadan para çeker. Dış güçler elbette spekülasyon yapar seni batırmak ister. Ama sen gece operasyonlarıyla yirmi ayda dört Merkez Bankası Başkanı değiştirirsen piyasaların sana olan güveni azalır. Neticede piyasa ekonomisi rasyonel beklentilere ve güvene dayalı bir modeldir. Güven kalmaz ise alınan kararlar da sonuç vermez.

Bir başka örnek: bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de koronavirüsle mücadele ediliyor. Bu mücadele için alınmış kararlar var. Maske takmak, hijyen ve sosyal mesafe zorunlu. Sokağa çıkma yasakları, kapanan lokantalar, kahvehaneler, işyerleri yani kalabalığın oluşabileceği her yer kapalı ya da kısıtlı. Futbol maçları seyircisiz oynanıyor. Ama bir bakmışsın iktidar partisi Ankara’da kapalı spor salonunda tahmini kırkbin kişinin katıldığı bir kongre düzenliyor. Herkes sıkış sıkış olmuş, bırakın sosyal mesafeyi nefes alacak yer yok. Bu manzarayı eleştirenlere de yine her türlü akıl ve mantıktan uzak cevaplar veriliyor. Yani her şeyi sorgusuz sualsiz kabullenen şu bizim kitlenin duygularına hitap ediliyor ve deniyor ki; “dışarıda sosyal mesafeye uymayan LGBT ya da başka marjinal grupların yasa dışı gösterilerine ses çıkarmayanlar kongreyi eleştiriyor.” İşte yine duygulara başvuruldu. LGBT’yi duyan kitle hemen kongredeki manzarayı savunmaya geçiyor. AK Parti Bolu İl Başkanı Suat Güner ise eleştirenleri “iki yüzlü” olmakla suçluyor. İşyeri kapanan gariban lokantacıyı, çay ocağı sahibini, düğünlerini az sayıda kişi ile yapanları değil de LGBT’yi akıllarına getiriyorlar.

Biraz mantıklı düşünseler “İktidara herşey serbest ama diğerlerine yasak. Bu da ayıp yahu” diyecekler ama hani düşünen? Asıl iki yüzlülük mağdurların haklı isyanını LGBT ile ilişkilendirip sulandırmak ve gerçek mecrasından çıkarmaktır. Hatta bu bırakın iki yüzlülüğü düpedüz yüzsüzlüktür.

Mutlu Bilge

26.03.2021 / İSTANBUL

www.bolubilgehaber.com

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner1