Ferdinand Lassalle, Marks'a yazdığı 24 Haziran 1852 tarihli mektubunda şöyle diyor; "Parti mücadeleleri, bir partiye tam da güç ve canlılık katar, bir partinin zayıflığının en büyük kanıtı bunların kaybolması ve keskin ayrım çizgilerinin körelmesidir: bir parti kendisini arındırarak güçlenir."

31 Mart Yerel Seçimlerini geride bıraktık. CHP'nin yükselişi ve AK Parti'nin gerileyişi şeklinde kısaca izah edilebilecek seçim sonuçları üzerinde bugüne kadar çeşitli yorumlar ve analizler yapıldı ve hala da yapılmaya devam ediliyor. Seçim sonuçlarının sebepleri, en keskin hatları ile ekonomik istikrarsızlık, emeklilerin sandıkta ders vermesi ve seçimlere katılımın önemli ölçüde azalması şeklinde dillendirilse de aslında bütün bunları da içine alan tek bir sebep var; AK Parti'nin tükenmişlik sendromu.

Yirmi iki yıldan beri iktidar olmanın ve yerel yönetimlerin çoğunu uzun yıllardan beri yönetmenin de etkisi ile üzerlerine çöken atalet, ya da kimilerinin metal yorgunluğu olarak da adlandırdığı bıkkınlık, AK Parti'yi yeni bir şeyler üretmekten alıkoydu. Bu durum, seçim sloganlarındaki basitlikten ve seçim müziklerindeki heyecansızlıktan da anlaşılabilir.    Ortaokul düzeyindeki "Gerçek Belediyecilik" sloganı ve hala dombra müziği ile Recep Tayyip Erdoğan üzerinden oy devşirme çabaları, AK Parti'ye alıştığı seçim başarısını getirmedi. Her seçimde kullanılan beka meselesi de artık vatanın bekası değil de AK Partili burjuvazinin bekası olarak anlaşıldığı ve eski cazibesini kaybettiği için kulllanılamadı. Yerine başka korkular da ikame edilemediği için olsa gerek, söylemler ve sloganlar zayıf kaldı.

AK Parti'nin tükenmişlik sendromu olarak adlandırdığımız sebebe giden süreçte, AK Parti Ferdinand Lassalle'in dedi gibi kendisini arındırarak güçlenme yoluna gitmedi. En küçük bir ilçedeki parti kongresinden tutun da İl Kongreleri ve Büyük Kongreye kadar, evrensel demokrasinin vazgeçilmez ilkelerinden biri olan çoklu aday ile seçime gitmek, demokratik teamüllere uygun olarak parti içi mücadelelere izin vermek yerine, Genel Merkez'den tepeden inme dayatmacı bir yöntemle atanan adayları İl Başkanı ve İlçe Başkanı yaptığı için, parti içi meşru muhalefet yeraltına indi ve bu defa Parti'nin temellerini sarsmaya başladı.

Bunu, daha önce önemli görevlerde bulunmuş kişilerin görevlerinden ayrıldıktan sonra kapalı kapılar ardında Parti'nin kuyusunu kazarken, herkese açık ortamlarda kuyusunu kazdıkları ile sarmaş dolaş olmalarından ya da tepeden aday yapma yönteminden dolayı aday olamayanların küsüp köşelerine çekilmelerinden anlayabiliyoruz. Genel Merkez'deki cemaat uzantılı yapıların aday belirleme sürecindeki başat rolleri nedeniyle, halkta karşılığı olmayan kişilerin aday yapılması ya da belirli kişilerin bütün yozlaşmışliklarına rağmen tekrar tekrar aday yapılması seçmenlerde bıkkınlık yarattı.

Seçmenlerdeki bu bıkkınlık, Siyaset Bilimi literatüründe "Siyasetten soğuma'' olarak adlandırılan duruma yol açtı. Siyaset kurumuna ya da Partisine inancı kalmayan seçmen geleceğe dair umutlarını yitirdi ve nasılsa değişen bir şey olmayacak düşüncesiyle oy vermek için sandığa gitmedi. Sandığa gidenlerin çoğunluğu ise değişim ve yeni yüzler görmek için oy kullandı. 

Siyasette yüzler ve söylemler eskir ve yerine yeni bir şeyler konulamaz ise, arayış içindeki seçmenler tercihlerini değiştirirler ve sonuç bugünkü gibi olur. Yeni yüzler ve yeni söylemler için de eskilerden arınmak ve yenilere imkan vermek gerekir.

Mutlu Bilge 
17.04.2024 / İSTANBUL

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner1