CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Saadet Partisi Genel Merkezi önünde Temel Karamollaoğlu tarafından Cumhurbaşkanı adayı olarak ilan edilmesini nasıl tanımlayacağımı düşünürken imdadıma Süleyman Nazif yetişti. Süleyman Nazif kim mi? Anlatalım.

Süleyman Nazif, 8 Şubat 1919 tarihinde Fransız İşgal Orduları Komutanı Franchet d’Esperey’in beyaz bir ata binerek Rum ve Ermenilerin çılgınca alkışları arasında fatih edasıyla İstanbul’a girdiği günü 9 Şubat 1919’da Hadisat Gazetesi’nde “Kara Bir Gün” başlıklı yazısında anlatan yazardır. Başarı ile bulduğu bu başlığı kendisinden 104 yıl sonra kullandığım için bana kızmasın. Zira 6 Mart 2023 tarihi de kara bir gündü ve bu kara günü başka türlü anlatacak kelime bulamadım. Süleyman Nazif de Temel Karamollaoğlu’nun Kılıçdaroğlu’nu Cumhurbaşkanı ilan ettiğini görseydi bana hak verir, hakkını helal ederdi.

Milli Nizam Partisi’nden Milli Selamet Partisi’ne ve oradan Refah Partisi, Fazilet Partisi üzerinden Saadet Partisi’ne evrilen süreçte, Rahmetli Necmettin Erbakan’ın liderliğinde ve Milli Görüş çizgisinde, yerli ve milli, geleneklerine ve inançlarına bağlı, inançlarını özgürce yaşayabilen, başkalarının yaşam tarzlarına saygı duyan ama kendisine de saygı duyulmasını isteyen nesiller yetiştirme ideali, başını CHP’nin temsil ettiği statükocu, asker ve sivil bürokrasiye sırtını dayayan zihniyet ile hep bir çatışma halinde olmuştur. Çatışma dedimse yanlış anlamayın, biri hep saldırı halinde diğerini baskılamaya gayret etmiş, diğeri ise inançla, sabır ve azimle boyun eğmeden yoluna devam etmeye çabalamıştır.

Anayasa Mahkemesi’nde alınan hukuk dışı kararlarla kapatılan partiler, el konulan varlıklar, 28 Şubat’ın yarattığı başörtüsü mağdurları ve inadına direnenler, Temel Karamollaoğlu’nun büyük bir gururla adını haykırdığı Cumhurbaşkanı adayının ve arkasındaki kalabalığın desteklediği zihniyetinin eseridir. Oysa bugünkü Saadet Partisi’ni bu kadar hışımla CHP’nin yanında saf tutmaya zorlayan nedir? Cumhur İttifakı, İmam Hatipleri mi kapattı? Başörtülüleri üniversitelere mi almadı? Yoksa her şey birkaç milletvekili için mi?

Acaba Rahmetli Erbakan bugün yaşasaydı ve Saadet Partisi’nin başında olsaydı hangi ittifakta yer alırdı? Her defasında Erbakan Hoca’nın devamı ve mirası olduğunu söyleyen Saadet Partisi’ne Erbakan inandığı ve savunduğu değerlerin karşısında yer almayı mı miras bıraktı?

Kılıçdaroğlu’nun adaylığının ilan edilmesinin ardından Erbakan Hoca’yı samimi olarak seven ve onun ideallerini destekleyenler büyük bir hayal kırıklığı içerisinde kara bir gün yaşadılar. Öyle kara bir gün ki Kılıçdaroğlu’nun muzaffer bir komutan edasıyla Saadet Partisi’ne gelişi ve adaylık ilanı Saadet Partisi için bir yüz karasıdır. 

Bu, bütün paradigmaların çöküşü demektir. Saadet Partisi , bundan sonra başörtüsü, camiler ve inananlar üzerinden politika geliştiremeyecektir. Buna yönelik her cüretinde kendisine bu kara gün mutlaka hatırlatılacaktır.

Mutlu Bilge

10.03.2023 /‘İSTANBUL

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner1